- Katılım
- 5 Mar 2010
- Mesajlar
- 4,988
- Konum
- İstanbul / Fatih
- Web sitesi
- www.muhabbetkusuureticileri.org
- Adı
- Selahattin
- Soyadı
- GÜÇLÜ
Şimdi probiyotik dediğimiz nedir?
Kuşun körbağırsağında(ceacum) zararlı mikroorganizmalara karşı aktive olmalarını beklediğimiz mikroorganizmalardır. Doğada sabah kırağısında, turşu suyunda ve yoğurt şırasında elma sirkesinde ve ilaç gibileride bulunur.
Örneğin sütü mayaladığımızda süt bozulmuyor, yoğurt oluyor ve kokuşmuyor. Aslında biz de kuşun sindirim sistemini mayalıyoruz.
Kuşlar doğada bu probiyotik bakterileri yavruyken anneleri ağızdan beslerken ve sabah kırağısı bulaşmış taze otlardan alırlar. Zaten o asil yörük atalarımız yogurt yaparken kırağı bulaşmış otları veya keçinin kusturulmasıyla elde edilen şırdan suyunu yoğurt mayalarken kullanmışlar.
Probiyotiklerde mantar ve maya kültürleri her ne kadar kullanılsa da ağarlıklı olarak bakteriler kullanılır. Ve en basit ve önemli detay da şudur ki BAKTERİLER SUDA ÜRERLER. Şimdi bir patojen(zararlı) bakterilerin aktive olmamasını ancak probiyotik bakterilerin aktive olmasını istiyorsak eğer, PROBİYOTİĞİ SUYA KATICAZ, HASTALIK BULAŞTIRABİLECEĞİNİ DÜŞÜNDÜĞÜMÜZ HER TÜRLÜ MALZEYİ İSE KUPKURU TUTACAĞIZ. EMİN OLUN TERTEMİZ YIKAYIP TA İYİ KURULAMADIĞINIZ BİR MALZEME(ÖRNEĞİN BİR MAMA KABI) ÇOK PİS OLMAYAN KURU VE HİÇ YIKAMADIĞINIZ BİR MALZEMEDEN DAHA GÜVENSİZDİR. İŞİN PÜF NOKTASI BUDUR. Anlattıklarımdan şüpe eden varsa şu kadarını söyleyeyim ki benim elimde kuş ölmez. Probiyotiklerde over doze(doz aşımı) riski de pek yoktur.
Probiyotiklerin en önemli olduğu dönemler kuşların yavru büyüttüğü ve özellikle barsak enfeksiyonu yüzünden yapılan antibiyotik tedavisi sonrasıdır. Bunun acı örnekleri de mevcuttur. Örneğin birçoğumuz antibiyotik kullanarak bir kuşumuzu iyileştirdikten sonra ya da yabanıl bir kuşun yavrularını büyütüp yavrular yem yemeye başladıktan sonra bir sebep yokken hayvanın pat diye öldüğüne şahit olmuşuzdur. Bu çok moral bozucudur ancak söz konusu dönemler ise hayvanın sindirim sisteminin mikro oranizma hücumuna en açık olduğu dönemlerdir.
Probiyotiklere en çok gereksinim duyan türler ise nispeten uzun bir sindirim sistemine sahip olan ve daha otobur olan flurya, fanyata ve muhabbet kuşu gibi türlerdir................
Kuşun körbağırsağında(ceacum) zararlı mikroorganizmalara karşı aktive olmalarını beklediğimiz mikroorganizmalardır. Doğada sabah kırağısında, turşu suyunda ve yoğurt şırasında elma sirkesinde ve ilaç gibileride bulunur.
Örneğin sütü mayaladığımızda süt bozulmuyor, yoğurt oluyor ve kokuşmuyor. Aslında biz de kuşun sindirim sistemini mayalıyoruz.
Kuşlar doğada bu probiyotik bakterileri yavruyken anneleri ağızdan beslerken ve sabah kırağısı bulaşmış taze otlardan alırlar. Zaten o asil yörük atalarımız yogurt yaparken kırağı bulaşmış otları veya keçinin kusturulmasıyla elde edilen şırdan suyunu yoğurt mayalarken kullanmışlar.
Probiyotiklerde mantar ve maya kültürleri her ne kadar kullanılsa da ağarlıklı olarak bakteriler kullanılır. Ve en basit ve önemli detay da şudur ki BAKTERİLER SUDA ÜRERLER. Şimdi bir patojen(zararlı) bakterilerin aktive olmamasını ancak probiyotik bakterilerin aktive olmasını istiyorsak eğer, PROBİYOTİĞİ SUYA KATICAZ, HASTALIK BULAŞTIRABİLECEĞİNİ DÜŞÜNDÜĞÜMÜZ HER TÜRLÜ MALZEYİ İSE KUPKURU TUTACAĞIZ. EMİN OLUN TERTEMİZ YIKAYIP TA İYİ KURULAMADIĞINIZ BİR MALZEME(ÖRNEĞİN BİR MAMA KABI) ÇOK PİS OLMAYAN KURU VE HİÇ YIKAMADIĞINIZ BİR MALZEMEDEN DAHA GÜVENSİZDİR. İŞİN PÜF NOKTASI BUDUR. Anlattıklarımdan şüpe eden varsa şu kadarını söyleyeyim ki benim elimde kuş ölmez. Probiyotiklerde over doze(doz aşımı) riski de pek yoktur.
Probiyotiklerin en önemli olduğu dönemler kuşların yavru büyüttüğü ve özellikle barsak enfeksiyonu yüzünden yapılan antibiyotik tedavisi sonrasıdır. Bunun acı örnekleri de mevcuttur. Örneğin birçoğumuz antibiyotik kullanarak bir kuşumuzu iyileştirdikten sonra ya da yabanıl bir kuşun yavrularını büyütüp yavrular yem yemeye başladıktan sonra bir sebep yokken hayvanın pat diye öldüğüne şahit olmuşuzdur. Bu çok moral bozucudur ancak söz konusu dönemler ise hayvanın sindirim sisteminin mikro oranizma hücumuna en açık olduğu dönemlerdir.
Probiyotiklere en çok gereksinim duyan türler ise nispeten uzun bir sindirim sistemine sahip olan ve daha otobur olan flurya, fanyata ve muhabbet kuşu gibi türlerdir................