Birçok kişi kuşların sütünün olmadığına inanır. Bazı kuşların sindirim fizyolojileri incelendiğinde, kursaklarında bildiğimiz süte benzeyen bir sıvının salgılandığı görülür. Özellikle kumru ve güvercinlerin kursaklarında, yavrularını beslemek için kuş sütü salgılanmaktadır. Bu sütün salgılanması ise şöyle olmaktadır: Beyin tarafından hipofiz bezi, prolaktin hormonu salgılaması için uyarılır. Prolaktin hormonu da kursak epitel hücrelerine etki ederek kuş sütü salgılanmasını başlatır. Yapılan denemelerde prolaktin hormonu dışarıdan kas içi veya deri altına enjekte edildiğinde de yine kuş sütü salgılanmasının başladığı gözlenmiştir. Kursak epitel hücrelerinin çoğalıp gelişmesi, kuluçkanın yaklaşık 6. günü, süt sekresyonu ise yaklaşık 16. günü başlar. Sütün salgılanması yavrular yumurtadan çıktıktan iki hafta sonrasına kadar devam eder. Yavrular ilk 15 gün çoğunlukla bu süt ile beslenirler. Daha sonra diğer gıdaların alınması başlar.
Yabancı literatürlerde “Pigeons Milk” diye adlandırılan kuş sütü sayesinde güvercin yavrularının, hayatın ilk 20 günlük safhasında diğer kuşların yavrularından daha hızlı geliştikleri belirlenmiştir. Yavrular bu gıdayı, anne kuşun kursağındaki sütü kusmasıyla almaktadır.
İnsanlar için ekonomik bir önemi olmayan ama kuş yavruları için son derece kıymetli bir gıda maddesi olan, “kursak sütü” de denilen kuş sütü, muhteva olarak memelilerin sütüne benzer, fakat daha kıvamlıdır.
Kuş sütünün, yukarıdaki tabloda verilen diğer sütlerle kıyaslandığında % 15.15’lik bir değerle proteince, % 1.50’lik bir değerle ise mineral madde bakımından en zengin, yağ miktarı bakımından da manda sütü hariç yine diğer sütlerden daha üstün bir değere sahip olduğu anlaşılır.